
(USASABAH)
Pınar Akyasan Kandemir / LONDRA
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın her sene hazırladığı “Dini özgürlükler raporu 2011” Temmuz sonu itibariyle açıklandı.
Varlığı ayrı, içeriği ayrı bir tartışma konusu olan bu rapor 190 ülkenin dini özgürlükler konusundaki performansını değerlendiriyor. Raporun en öenmli özelliği, ABD’li diplomatlar tarafından o ülkenin siyasetçileriyle, akademisyenleriyle, sivil toplum aktivist ve kurumlarıyla, dini liderleriyle yapılan uzun görüşmeler sonucu ortaya çıkması. Bu rapor en nihayetinde, her ne kadar ABD’nin birçok ülkeyle diplomatik kriz yaşamasına sebep olsa da pek çok kişi için önemli bir referans kaynağı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Dini Özgürlükler raporunun içeriğini, genel vurgularını ve Türkiye Bölümünü son zamanlarda ismini çok sıkça duyduğumuz Londra’da yaşayan araştırmacı-yazar, insan hakları ve dini özgürlükler uzmanı Ziya Meral ile konuştuk.
***
Dini özgürlükler raporu ve benzeri raporlarla ABD adeta dünyaya karne veriyor. Bu raporun varlığının dayandığı nokta, altında yatan temel felsefe nedir?
1998’de Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi uluslararası dini özgürlük adında bir yasa geçirdi, bu rapor da o yasanın bir parçası. Yasanın çıkışına baktığımızda ortaya çıkma sebebi olarak Amerikan halkını görüyoruz, Amerikan hükümetini değil. Sebep, o dönemde olan Darfur katliamı ve başka olaylar… O nedenle, bu Amerikan dışişlerinin siyasi bir amaçla ürettiği bir şey değil. Tam tersine Amerikan diplomasisi içerisine kenara atılmış, dışlanmış, ‘aman bize sorun çıkarmayın’ denen bir yapı aslında. Amerikan dış siyaseti içinde olması gereken ama ne diplomatların ne de hükümetlerin çok da sıcak bakmadığı bir şey. O yüzden dış siyaset bağlamında her hükümetin farklı fikirleri öne çıkardığı ya da köşeye çektiği bir şeyden bahsediyoruz.
Peki raporu hem ABD hem de raporun kapsadığı ülkeler için önemli kılan nedir?
Okumaya devam et →